Turkish - English
Turkish - English
German - English
French - English
Spanish - English
English Synonyms
Turkish - English Sentences
Synonyms
Sentences
Tools
Resources
About Us
Contact
Login / Register
Turn off the lights
Türkçe
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Synonyms
Tools
Resources
About Us
Contact
Login / Register
EN-TR
Turkish - English
German - English
Spanish - English
French - English
English Synonyms
Turkish - English Sentences
Turkish - English
Hide
Details
Clear
History :
line on
line on
History
Sentences
Meanings of
"line on"
in Turkish English Dictionary : 1 result(s)
Category
English
Turkish
Idioms
1
Idioms
line on
n.
-in iletişim bilgisi
Meanings of
"line on"
with other terms in English Turkish Dictionary : 313 result(s)
Category
English
Turkish
General
1
General
on the line
adj.
tehlikede
Our ability to work together in Europe is also clearly
on the line.
Avrupa'da birlikte çalışma kabiliyetimiz de açıkça
tehlikede.
More Sentences
2
General
on the line
adv.
hatta
Is anybody
on the line?
Hatta
kimse var mı?
More Sentences
Computer
3
Computer
on-line
adj.
çevrimiçi
The Commission has conducted an
on-line
survey of new approach stakeholders.
Komisyon, yeni yaklaşım paydaşlarına yönelik
çevrimiçi
bir anket düzenlemiştir.
More Sentences
General
4
General
on-line carrier
n.
sistemi yer ayırtmada kullanılan taşıyıcı
5
General
on-line carrier
n.
on-line taşıyıcı
6
General
on-line bibliographic searching
n.
online bibliyografik tarama
7
General
the voice on the end of the line
n.
telefonun diğer ucundaki ses
8
General
the voice on the other side of the line
n.
telefonun ucundaki ses
9
General
the voice on the other side of the line
n.
telefonun öteki ucundaki ses
10
General
the voice on the end of the line
n.
telefonun öteki ucundaki ses
11
General
the voice on the end of the line
n.
telefonun ucundaki ses
12
General
the voice on the other side of the line
n.
telefonun diğer ucundaki ses
13
General
put on the line
v.
tehlikeye atmak
14
General
put on the line
v.
riske atmak
15
General
get a line on
v.
hatta kalmak
16
General
get a line on
v.
bilgi almak
17
General
be on the line
v.
risk altında olmak
18
General
be on the line
v.
tehlikede olmak
19
General
put one's life on the line
v.
hayatını riske atmak
20
General
put one's life on the line
v.
hayatını riske sokmak
21
General
wait on a line
v.
kuyrukta beklemek
22
General
wait on a line
v.
sırada beklemek
23
General
on line
adj.
bağlantılı
24
General
on line
adj.
onlayn
25
General
on-line
adj.
çevrim-içi
26
General
on-line
adj.
onlayn
27
General
on-line
adj.
çevrim içi
28
General
on the line
adj.
göz hizasında olan
29
General
on the line
adj.
herkesin önünde ve tehlikede olan
30
General
on the line
adj.
iki kategori arasındaki sınırda bulunan
31
General
on the line
adj.
acil
32
General
on the line
adj.
acele
33
General
on the line
adj.
fuhuş batağında olan
34
General
on-line
adj.
telekomünikasyon hatları üzerinden elektronik bilgi aktaran kuruluşa ait veya ilişkin
35
General
on-line
adj.
ilerleme halinde olan
36
General
on-line
adj.
işlenmekte olan
37
General
on-line
adj.
faalken veya aktif hizmetteyken yapılan
38
General
on-line
adj.
faalken veya aktif hizmetteyken tamamlanan
39
General
on-line
adj.
ana güzergahlar üzerinde yer alan
40
General
on-line
adj.
demiryolları üzerinde yer alan
41
General
on a line
adv.
bir sırada
42
General
on a line
adv.
aynı hizada
43
General
on the line
adv.
kuyrukta
44
General
on the line
adv.
sırada
45
General
on the line
adv.
telefonda
46
General
on the line
adv.
çizgide
47
General
on line [us]
adv.
kuyrukta
48
General
on line [us]
adv.
bekleme sırasında
49
General
on line [us]
adv.
sırasını bekleyerek
50
General
on line
adv.
faal durumda
51
General
on line
adv.
işlem aşamasında
52
General
on line
adv.
yürürlükte
53
General
on line
adv.
sırada
54
General
on line
adv.
bir hizada
55
General
on the line
adv.
göz hizasında
56
General
on the line
adv.
herkesin önünde ve tehlikede
57
General
on the line
adv.
iki kategori arasındaki sınırda
58
General
on the line
adv.
derhal
59
General
on the line
adv.
hemen
60
General
on the line
adv.
gecikmeden
61
General
on the line
adv.
fuhuş batağında
62
General
on-line [us]
adv.
kuyrukta
63
General
on-line [us]
adv.
bekleme sırasında
64
General
on-line [us]
adv.
sırasını bekleyerek
Phrasals
65
Phrasals
line up on something
v.
bir şeyin üzerinde sıraya girmek/sıra yapmak
66
Phrasals
line up on
v.
-in üzerinde sıralanmak
67
Phrasals
line up on
v.
'-in üzerinde sıraya girmek
68
Phrasals
line up on
v.
'-in üzerinde dizilmek
69
Phrasals
line up on
v.
boyunca sıralanmak/dizilmek
70
Phrasals
line up on
v.
-in üzerinde sıralamak
71
Phrasals
line up on
v.
'-in üzerinde sıraya sokmak
72
Phrasals
line up on
v.
'-in üzerinde dizmek
73
Phrasals
line up on
v.
boyunca sıralamak/dizmek
74
Phrasals
line up on
v.
-in üzerine sıralamak
75
Phrasals
line up on
v.
'-in üzerine dizmek
Colloquial
76
Colloquial
put one’s life on the line
v.
hayatını tehlikeye atmak
77
Colloquial
put one’s life on the line
v.
hayatını riske atmak
78
Colloquial
on a line
expr.
kuyrukta
79
Colloquial
on a line
expr.
sırada
80
Colloquial
who is on the line?
expr.
telefondaki/arayan kim?
Idioms
81
Idioms
cash on the line
n.
peşin
82
Idioms
dead cat on the line
n.
yanlışlık
83
Idioms
dead cat on the line
n.
yanlış
84
Idioms
a dead cat on the line
n.
yanlışlık
85
Idioms
a dead cat on the line
n.
yanlış
86
Idioms
a dead cat on the line
n.
ters/yanlış giden bir şey
87
Idioms
a line on (someone or something)
n.
(birinin/bir şeyin) iletişim bilgisi
88
Idioms
line on someone or something
n.
birine/bir şeye yardımı dokunacak birini bulmak için bir fikir
89
Idioms
line on someone or something
n.
birine/bir şeye yardımı dokunacak biriyle bağlantı
90
Idioms
line on someone or something
n.
birini/bir şeyi kafasında oturtacak bir öneri/fikir
91
Idioms
line on someone or something
n.
bir konuda bilgi/yardım almak için bir fikir/bağlantı
92
Idioms
go on line [us]
v.
devreye girmek
93
Idioms
go on line [us]
v.
faaliyet göstermeye başlamak
94
Idioms
go on line [us]
v.
çalışır hale gelmek
95
Idioms
go on line [us]
v.
işlemek
96
Idioms
go on line [us]
v.
kullanılmaya başlamak
97
Idioms
go on line [us]
v.
faaliyet göstermek
98
Idioms
come on line [us]
v.
tam kapasiteyle çalışmaya başlamak
99
Idioms
come on line [us]
v.
kullanıma hazır olmak
100
Idioms
come on line [us]
v.
piyasaya sürülmek
101
Idioms
go on line [us]
v.
tam kapasiteyle çalışmaya başlamak
102
Idioms
go on line [us]
v.
kullanıma hazır olmak
103
Idioms
go on line [us]
v.
piyasaya sürülmek
104
Idioms
put it on the line
v.
açık ve net söylemek
105
Idioms
lay it on the line
v.
açık ve net söylemek
106
Idioms
sign on the dotted line
v.
anlaşmak
107
Idioms
sign on the dotted line
v.
anlaşmaya varmak
108
Idioms
be on the firing line
v.
ateş hattında olmak
109
Idioms
put one's neck on the line
v.
büyük bir riske girmek
110
Idioms
have a line on
v.
bir konuda bilgi edinmek
111
Idioms
put it on the line
v.
bir şeyi riske atmak
112
Idioms
put something on the line
v.
bir şeyi riske atmak
113
Idioms
get a line on
v.
bir konuda bilgi almak
114
Idioms
have a line on
v.
bir konuda bilgi almak
115
Idioms
get a line on
v.
bir konuda bilgi edinmek
116
Idioms
put something on the line
v.
dobra dobra konuşmak
117
Idioms
lay something on the line
v.
dobra dobra konuşmak
118
Idioms
have a line on
v.
gerekli bilgiye ulaşmak
119
Idioms
put neck on the line
v.
hayatını tehlikeye atmak
120
Idioms
get a line on
v.
gerekli bilgiye ulaşmak
121
Idioms
put neck on the line
v.
hayatını riske atmak
122
Idioms
have a line on
v.
gerekli bilgilere ulaşmak
123
Idioms
get a line on
v.
gerekli bilgilere ulaşmak
124
Idioms
sign on the dotted line
v.
imzayı basmak
125
Idioms
sign on the dotted line
v.
imzalayarak onaylamak/kabul etmek
126
Idioms
put it on the line
v.
kesin olarak ifade etmek
127
Idioms
put one's neck on the line
v.
kendini tehlikeye atmak
128
Idioms
lay it on the line
v.
kesin olarak ifade etmek
129
Idioms
put one's neck on the line
v.
kendini ateşe atmak
130
Idioms
put neck on the line
v.
riske girmek
131
Idioms
lay on the line
v.
riske sokmak
132
Idioms
hold the line on something
v.
sabitlemek
133
Idioms
put it on the line
v.
riske atmak
134
Idioms
lay on the line
v.
riske atılmak
135
Idioms
lay on the line
v.
riske girmek
136
Idioms
lay on the line
v.
para bağlanmak
137
Idioms
lay on the line
v.
riske atmak
138
Idioms
be on the line
v.
telefonda olmak
139
Idioms
lay on the line
v.
tehlikeye atmak
140
Idioms
somebody's butt is on the line
v.
topun ağzında olmak
141
Idioms
put it on the line
v.
tehlikeye atmak
142
Idioms
lay on the line
v.
tehlikeye sokmak
143
Idioms
be on the line
v.
telefonla konuşmak
144
Idioms
somebody's ass is on the line
v.
topun ağzında olmak
145
Idioms
put one's reputation on the line
v.
ününü riske atmak
146
Idioms
put one's reputation on the line
v.
ününü/şöhretini/namını tehlikeye atmak
147
Idioms
lay (one's) life on the line
v.
hayatını tehlikeye atmak
148
Idioms
lay (one's) life on the line
v.
hayatını riske atmak
149
Idioms
lay (one's) life on the line
v.
hayatı pahasına bir şeyi yapmak
150
Idioms
take a firm line (on or against something)
v.
(bir şeyle ilgili/bir şeye karşı) sert/katı bir tavır takınmak
151
Idioms
take a firm line (on or against something)
v.
(bir şeyle ilgili/bir şeye karşı) tutumundan vazgeçmemek
152
Idioms
take a firm line (on or against something)
v.
(bir şeyle ilgili/bir şeye karşı) kararlı bir duruş/tutum sergilemek
153
Idioms
take a firm line (on or against something)
v.
(bir şeyle ilgili/bir şey karşısında) geri adım atmamak
154
Idioms
take a firm line (on or against something)
v.
(bir şeyle ilgili/bir şeye karşı) duruşunu inatla sürdürmek
155
Idioms
take a firm line/stand (on/against something)
v.
(bir şeyle ilgili/bir şeye karşı) sert/katı bir tavır takınmak
156
Idioms
take a firm line/stand (on/against something)
v.
(bir şeyle ilgili/bir şeye karşı) tutumundan vazgeçmemek
157
Idioms
take a firm line/stand (on/against something)
v.
(bir şeyle ilgili/bir şeye karşı) kararlı bir duruş/tutum sergilemek
158
Idioms
take a firm line/stand (on/against something)
v.
(bir şeyle ilgili/bir şey karşısında) geri adım atmamak
159
Idioms
take a firm line/stand (on/against something)
v.
(bir şeyle ilgili/bir şeye karşı) duruşunu inatla sürdürmek
160
Idioms
get a line on someone [us]
v.
biri hakkında bilgi almak
161
Idioms
get a line on someone [us]
v.
biri hakkında bilgi edinmek
162
Idioms
get a line on someone [us]
v.
biri hakkında gerekli bilgilere ulaşmak
163
Idioms
get a line on someone [us]
v.
biri hakkında gerekli bilgiye ulaşmak
164
Idioms
have a line on (someone or something)
v.
(biri/bir şey) hakkında bilgi edinmek
165
Idioms
have a line on (someone or something)
v.
(biri/bir şey) hakkında bilgi almak
166
Idioms
have a line on (someone or something)
v.
(biri/bir şey) hakkında gerekli bilgilere ulaşmak
167
Idioms
have a line on (someone or something)
v.
(biri/bir şey) hakkında gerekli bilgiye ulaşmak
168
Idioms
lay (something) on the line
v.
(bir şeyi) riske atmak
169
Idioms
lay (something) on the line
v.
(bir şeyi) tehlikeye atmak
170
Idioms
lay (something) on the line
v.
(bir şeye) para bağlanmak
171
Idioms
lay (something) on the line
v.
(bir şeyi) bir şey uğruna tehlikeye/riske sokmak
172
Idioms
lay (something) on the line
v.
(bir şeyi) feda etmek
173
Idioms
lay (something) on the line
v.
dobra dobra konuşmak
174
Idioms
lay (something) on the line
v.
(bir şeyi) dobra dobra söylemek
175
Idioms
lay (something) on the line
v.
(bir şeyi) açık açık/açıkça söylemek
176
Idioms
put (oneself) on the line
v.
(kendini) tehlikeye atmak
177
Idioms
put (oneself) on the line
v.
(kendini) riske atmak
178
Idioms
put your neck on the line [uk]
v.
büyük bir riske girmek
179
Idioms
put your neck on the line [uk]
v.
kendini tehlikeye atmak
180
Idioms
put your neck on the line [uk]
v.
kendini ateşe atmak
181
Idioms
put yourself on the line
v.
kendini tehlikeye atmak
182
Idioms
put yourself on the line
v.
kendini riske atmak
183
Idioms
lay yourself on the line
v.
kendini tehlikeye atmak
184
Idioms
lay yourself on the line
v.
kendini riske atmak
185
Idioms
walk on a thin line between (something) and (something else)
v.
(bir şeyle başka bir şey) arasında ince bir çizgi üzerinde yürümek/ilerlemek
186
Idioms
on the dotted line
adv.
tamamen mutabık kalarak
187
Idioms
on the dotted line
adv.
tam anlaşma ile
188
Idioms
on the dotted line
adv.
sorgusuz sualsiz mutabakat sağlayarak
189
Idioms
on the firing line
expr.
ateş hattında
190
Idioms
on the firing line
expr.
eleştirilerin hedefinde
191
Idioms
on the front line of something
expr.
ön saflarında
192
Idioms
cash on the line
expr.
peşin (ödeme)
193
Idioms
dead cat on the line
expr.
ters giden (bir şeyler)
194
Idioms
on the front line
expr.
ön saflarda
195
Idioms
on the front line
expr.
görünür işlerde
196
Idioms
on the front line
expr.
eleştirilerin ilk hedefinde
197
Idioms
on the front line
expr.
şikayetlerin ilk hedefinde
Speaking
198
Speaking
he's on line one
expr.
birinci hatta
199
Speaking
do not step on the line
expr.
çizgiye basmayın
200
Speaking
it's your friend on the line
expr.
telefondaki arkadaşın
201
Speaking
it's your mother on the line
expr.
telefondaki annen
202
Speaking
it's your father on the line
expr.
telefondaki baban
203
Speaking
who's on the line?
expr.
telefondaki/arayan kim?
Trade/Economic
204
Trade/Economic
on-line processing
n.
anında işleme yöntemi
205
Trade/Economic
on-line processing
n.
elektronik işlem
206
Trade/Economic
on-line
n.
elektronik işlem
207
Trade/Economic
number of on-line branches
n.
on-line sistemine dahil şube sayısı
208
Trade/Economic
on-line
adj.
bilgisayar ağı ile
209
Trade/Economic
on-line
adj.
trafik yolu üzerinde
210
Trade/Economic
on the line
adv.
hemen ödemeye hazır
Institutes
211
Institutes
european chronicles on-line
n.
görsel ve sayısal kaynakların özetlerini bünyesinde barındıran internet erişimli kütüphane
Technical
212
Technical
on-line equipment
n.
bağlı işlem teçhizatı
213
Technical
on-line peripheral equipment
n.
bağlı çevre birimi
214
Technical
on-line operation
n.
bağlı işlem
215
Technical
on-line system
n.
bağlı sistem
216
Technical
on-line data processing
n.
çevrim-içi bilgi işlem
217
Technical
on-line typewriter
n.
çevrim-içi daktilo
218
Technical
on-line programming
n.
çevrim-içi programlama
219
Technical
on-line equipment
n.
çevrim-içi donatı
220
Technical
on-line storage
n.
çevrim-içi bellek
221
Technical
on-line real time system
n.
çevrim-içi gerçek zaman sistemi
222
Technical
on-line unit
n.
çevrim-içi birim
223
Technical
on-line test facilities
n.
çevrim-içi deneme olanakları
224
Technical
on-line computer system
n.
çevrim-içi bilgisayar sistemi
225
Technical
on-line data reduction
n.
çevrim-içi veri azaltımı
226
Technical
on-line working
n.
çevrim-içi çalışma
227
Technical
on-line processing
n.
çevrim-içi işlem
228
Technical
on-line system
n.
çevrim-içi dizge
229
Technical
guided type fall arrester on a flexible anchorage line
n.
esnek bir ankraj hattı üzerindeki kılavuz tip düşmeyi önleme tertibatı
230
Technical
on-line central file
n.
hatta-bağlı merkezi dosya
231
Technical
hit on the line
n.
hatta açılma
232
Technical
on-line data reduction
n.
hatta veri azaltımı
233
Technical
on-line equipment
n.
hattaki ekipman
234
Technical
on-line treatments
n.
işletim dizisindeki işlemler
235
Technical
non-removable rectangular contact on the centre-line
n.
merkez çizgide sabit dikdörtgensel temas
236
Technical
guided type fall arrester on a rigid anchorage line
n.
sert bir ankraj hattı üzerindeki kılavuz tip düşmeyi önleme tertibatı
237
Technical
on-line roll
n.
takılı merdane
238
Technical
on line
n.
yağ geçit borusu
239
Technical
on-line
adj.
kodlamasının tümü veya bir kısmı ile bağlı olan üniteleri teçhiz eden (bilgisayar ağı)
240
Technical
on-line
adj.
video programının son kurgusuna ait
241
Technical
on-line
adj.
video programının son kurgusu ile ilişkili
Computer
242
Computer
america on-line
n.
aol
243
Computer
on-line equipment
n.
çevrimiçi donatım
244
Computer
on-line help
n.
çevrimiçi açıklama
245
Computer
on-line central file
n.
çevrim-içi özeksel kütük
246
Computer
on-line data collection
n.
çevrimiçi veri toplama
247
Computer
on-line testing
n.
çevrimiçi sınama
248
Computer
on-line encryption
n.
çevrimiçi kriptolama
249
Computer
on-line documentation
n.
çevirim içi dokümantasyon
250
Computer
on-line documentation
n.
çevirimiçi dokümantasyon
251
Computer
on-line volume
n.
çevrim içi oylum
252
Computer
on-line encrypting
n.
çevrimiçi kriptolama
253
Computer
simultaneous peripheral operation on-line
n.
çevrimiçi çevre birimi eşzamanlı işlemi
254
Computer
on-line help
n.
çevrim içi yardım
255
Computer
on-line assistance/help
n.
çevirimiçi destek/yardım
256
Computer
on-line help
n.
çevrimiçi yardım
257
Computer
on-line assistance/help
n.
çevirim içi destek
258
Computer
on-line led
n.
görevde ışığı
259
Computer
hit on the line
n.
hatta açılma
260
Computer
on-line assistance
n.
online destek
261
Computer
on-line region of cyberspace
n.
siber uzayın sürekli ağ üzerinde olan bölümü
262
Computer
on-line database
n.
bilgisayarlarla erişilebilen veri tabanı
263
Computer
on-line database
n.
çevrimiçi veri tabanı
264
Computer
on-line
adj.
bilgisayarla birlikte çalışan
265
Computer
on-line
adj.
çevirim içi
266
Computer
on-line
adj.
hatta bağlı
267
Computer
on-line
adj.
hatta-bağlı
268
Computer
on-line
adj.
ticari bir elektronik bilgi hizmeti veya internet aracılığıyla bilgisayarı diğer bilgisayarlara veya bilişim ağlarına bağlanmış olan
269
Computer
on-line
adv.
bilgisayarla
270
Computer
on-line
adv.
bilgisayar ağı üzerinden
271
Computer
on-line real time
expr.
çevrimiçi gerçek zamanda
272
Computer
on line
expr.
hat üzerinde
Informatics
273
Informatics
on-line help
n.
çevrimiçi yardım
274
Informatics
simultaneous peripheral operation on-line
n.
disk üzerinden çevre birimi işletimi
Telecom
275
Telecom
on line services
n.
çevrim içi hizmetler
276
Telecom
on-line conference
n.
çevirim içi konferans
277
Telecom
on line services
n.
çevrimiçi hizmetler
278
Telecom
simultaneous peripheral operations on line
n.
eş zamanlı çevirimiçi çevresel işlemler
279
Telecom
on-line services
n.
on-line hizmetler
280
Telecom
stay on the line
v.
hatta kalmak
281
Telecom
on-line
adj.
çevrim içi
282
Telecom
please stay on the line
expr.
lütfen hatta kalınız
Electric
283
Electric
on-line equipment
n.
bağlı donanım
284
Electric
on-premise line
n.
bina içi hat
Automotive
285
Automotive
on-line
adj.
bağlantılı
Transportation
286
Transportation
on-line
adj.
ana güzergahlar üzerinde yer alan
287
Transportation
on-line
adj.
demiryolları üzerinde yer alan
Aeronautic
288
Aeronautic
on-course line
n.
rota çizgisi
289
Aeronautic
on-line input
n.
veri giriş bağlantısı
Military
290
Military
cipher on-line
n.
on-line kriptolama
291
Military
on-line
adj.
hatta bağlı
292
Military
guides on line
expr.
irtibat erleri ileri! komutu
Sport
293
Sport
on the line
adv.
sahadaki çizginin üzerinde
294
Sport
on the line
adv.
saha sınırları içinde
Slang
295
Slang
put (one's) butt on the line
v.
kendini tehlikeye/riske atmak
296
Slang
put (one's) butt on the line
v.
tehlikeye/riske girmek
297
Slang
put (one's) butt on the line
v.
elini taşın altına sokmak
298
Slang
put (one's) butt on the line
v.
paçayı kaptıracak olmak
299
Slang
put (one's) butt on the line
v.
maçası sıkışacak olmak
300
Slang
put (one's) ass on the line
v.
büyük bir riske girmek
301
Slang
put (one's) ass on the line
v.
büyük bir risk almak
302
Slang
put (one's) ass on the line
v.
büyük bir tehlikeye girmek
303
Slang
put (one's) ass on the line
v.
kendini ateşe atmak
304
Slang
put (one's) ass on the line
v.
büyük bir sorumluluk altına girmek
305
Slang
put (one's) ass on the line
v.
kendini tehlikeye atmak
306
Slang
put your ass on the line [us]
v.
büyük bir riske girmek
307
Slang
put your ass on the line [us]
v.
kendini tehlikeye atmak
308
Slang
put your ass on the line [us]
v.
kendini ateşe atmak
309
Slang
on the line (l.a. county jail)
expr.
satılık
310
Slang
(one's) ass is on the line
expr.
(biri) topun ağzında
311
Slang
(one's) ass is on the line
expr.
(birinin) itibarı, geçimi, sağlığı tehlikede
312
Slang
(one's) butt is on the line
expr.
(biri) topun ağzında
313
Slang
(one's) butt is on the line
expr.
(birinin) itibarı, geçimi, sağlığı tehlikede
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of line on
×
Term Options
Correct / Suggest
French English Dictionary
Spanish English Dictionary
German English Dictionary
English Synonyms Dictionary
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy